Brooklyn Agnes Moore Gelecek Postası Editörü
Mesaj Sayısı : 17 Yaş : 29 Nerden : ABD En belirgin özelliği : Alaycı, Küstah Kayıt tarihi : 24/04/10
| Konu: Septium || Brooklyn Agnes Moore Paz Nis. 25, 2010 3:54 pm | |
| Brooke Moore:" Bir baba kızına annesinin ölümünü nasıl unutturabilir ki? Hele de sevgisini göstermek için bildiği tek yol pahalı hediyeler almaksa. Çünkü ben zaten Manhattan’ın orta yerindeki göz alıcı evimizde altı yaşıma kadar yeterince hediyeye ve alabildiğine konfora boğulmuştum. Bu yüzden bilemedi babam annem öldükten sonra ne yapacağını. Oturup çocuklarıyla zaman geçiren bir adam değildi hiçbir zaman. Yeterince yoğundu, hem Muggle hem de büyücü borsasındaki tüm parayı cebine indirmekle meşguldü. Altı yaşındaydım ve annem ölmüştü. Aptal bir Muggle gibi kenar mahallenin birinde bir serseri tarafından bıçaklanarak ölmüştü. Neden oralarda geziyordu bilmiyorum, hiçbir zaman öğrenemeyeceğim ve sanırım hiç de merak etmedim zaten. Annemle ilgili hatırladığım bir avuç şey var ve bunlardan en net olanları onurlu ve mücadeleci bir kadın olduğu -ki benim için bu aptal bir kadındı demek. Annem öldüğünde ölümü anlamak için çok küçüktüm; ama bir daha dönmeyeceğinin farkına varmıştım. Bu durum beni hiçbir zaman rahatsız etmedi. Geri dönmesini hiçbir zaman istemedim; çünkü babamın aksine annem bazı şeyleri kolay elde etmenin iyi olmadığını düşünürdü. İstediklerimin yüzde doksanını elde ederdim, diğer yüzde onunu elde edemememin tek nedeni ise annem ve onun ilkeli çocuk yetiştirme tarzıydı. Bu yüzden o gittiğinde onu hiçbir zaman geri istemedim ve hiçbir zaman da geri gelmedi. Böylece altı yaşımdan beri istediğim her şeyi elde edebiliyorum.
Daha önce de dediğim gibi babam çocuklarını seven bir adamdı ama sevgi gösterisinden ya da şefkatten pek anlamazdı. Belki de onun en sevdiğim yönü budur. İyi ya da kötü şu anda olduğum kişi olmamı o sağladı. Bana paranın çözemeyeceği hiçbir şey olmadığını o gösterdi. Yüzüm her asıldığında -ki hiçbirinin annemin ölümüyle bir ilgisi yoktu- yeni bir kıyafet, yeni oyuncaklar aldım. Çoğu zaman istediğim bir şeyi elde etmek için bunu dile getirmeme gerek bile yoktu. Bugüne kadar istediğim şeyi almak için yaptığım en zor şey söylemekti hatta. Erkek kardeşim benim gibi biri değildir; ama annemin o çok küçükken ölmüş olması onu da kasvetli bir yas yaşamaktan kurtardı. Annem öldüğünde Christopher yalnızca birkaç aylıktı. Bazen onu tanıyamamış olmanın vicdan azabını duyar. Aslında kaybettiği pek bir şey yok; ama bunu ona hiçbir zaman söylemediğim. Genelde söylediğim benim de pek hatırlamadığımdır. Babam kızını ne kadar şımarttıysa oğlunu da şımarttı tabii ki; ama yakışıklı kardeşimin tek talihsizliği anneme çekmiş olmaktır. Chris her zaman maneviyat aramıştır. Birçok kereler sadakatten ve inançtan bahsetmesine rağmen ben bir kere bile bunların varlığına inanmadım. Yine de kendimi memnun etme görevime ara verdiğim zamanlarda memnun etmeye çalıştığım kişi Chris’tir.
Temelde karanlık bir aileyiz; ama öyle çocuklarını azılı ölüm yiyenler olarak yetiştirenlerden değil. Babamın büyücü dünyasıyla ilgili önemsediği tek şey kanının saflığını korumaktır. Hiçbir zaman Ölüm Yiyenlerin hedefi olmak istemedi; ama onlardan biri de olmak istemedi. Fakat anladığım kadarıyla annem son derece sadık bir hizmetkarmış. Chris de sadakat ve inançtan söz ettiğinde bu Karanlık’a duyulan inanç ve sadakat oluyor zaten. Ben babam gibiyim. Taraf seçmek demek o tarafın aldığı bir yenilgiyi kabul etmek demektir, aynı zaferi kabul ettiğin gibi. Ben yenilgileri kabul etmem. Ben yenilmem; çünkü ben savaşmam. Ben sadece insanlardan istediklerimi elde etmeye bakarım. Her şeyi isteyebilirim ve tabii elde edebilirim. Bunun hırsla ya da sinsi biri olmamla ilgisi yok sadece; nasıl soracağımı biliyorum. Bunun zeka ile ilgisi var; bir Ravenclaw olmakla. Londra’ya ilk geldiğimizde neden Miami’deki yazlıkta tatil yapmak yerine bu kara bulutların altında dolaştığımızı merak etmiştim. Her zaman güneşi seven biri olmuşumdur ve İngiltere kesinlikle bana göre değildi; ama sonra Hogwarts’ı gördüm. Gelmiş geçmiş en iyi büyücü okulunu… Görkem her zaman beni kendine çekmiştir. Sonra Ravenclaw’a seçildim. Bir şeylerden pek sık gurur duymam; ama Ravenclaw olmaktan gurur duymuşumdur hep gizliden gizliye. Sonuçta zeki olduğunu kanıtlayacak daha iyi bir yol var mı?
Hogwarts yıllarım boyunca her sabah kahvaltıda baykuşların dağıtığı Gelecek Postasını ve o kağıtları ilgiyle okuyan onlarca insanı izledim. Sen bir şeyler yazarsın ve binlerce insan okur. Bunun bende anlamı ‘güç’tü. Gücü severdim, elde etmek istedim. Söylediğim gibi zeki biriyim. Yeterince yüksek notlarla mezun olduktan sonra Gelecek Postası’na girmek fazla zamanımı almadı. Yükselmek daha zorlayıcıydı; ama Gelecek Postası’ndaki çoğu üst düzey yöneticinin kadınlar konusunda maymun iştahlı olduğunu düşünürsek, ve zaten benim de namusa bakışım biraz esnektir… Sonuç olarak yirmi dört yaşındayım ve bu derginin editörüyüm. Buraya gelmek için sadece seksapalitemi kullandığımı söylemek haksızlık olur; işin içinde gazetecilik işini iyi becermem de vardı.
Bana sorarsanız kusursuz biriyim; çünkü benim için kusursuzluk kavramı olduğum kişiyle aynı şey; ama bazı insanlar sadakat, onur, sevgi ya da saygınlığın öneminden bahseder. Bence tamamı saçmalıktır. Bunlardan hiçbirini göremezsiniz; ama para ya da güç, bunları gözlerinizle görebilirsiniz. İstediklerimi elde etmemi gururlu biri olmam sağlamaz. Bu hayat benim hayatım ve bu hayattaki en önemli şey benim. Olduğum kişi olarak mutluyum ve eğer ben mutluysam dünyanın geri kalanı umurumda bile değil. Umurumda olduğu gün kaybettiğim gündür. " | |
|
Brooklyn Agnes Moore Gelecek Postası Editörü
Mesaj Sayısı : 17 Yaş : 29 Nerden : ABD En belirgin özelliği : Alaycı, Küstah Kayıt tarihi : 24/04/10
| Konu: Geri: Septium || Brooklyn Agnes Moore Paz Nis. 25, 2010 4:00 pm | |
| Rpg Günlüğü
Biten lll Devam Eden ll Bekleyen l :: Septium Çanta ll :: Septium Puanı ll | |
|