Hülya’m, bir tane o. Dünyada gerçekten gülmeyi hak eden insanlardan birisi. Gerçekten sevilmeyi hak eden insanlardan birisi. İyi kötü her günümde yanımdaydı. Arada bir tatsızlıklar yaşamadık değil, ama hep çözdük biz onları. Hep birbirimize kenetlendik, bırakmadık birbirimizi, çok sevdim ben onu hep.
Kimyayı sevmeyen iki kişi olarak birbirimize kimyasal isimler taktık. Sülfat <3 Cıva.
Hülya kadar mal bir insan tanıdım, o da malımdır. Ondan mal birini tanımadım malımı saymazsak. Hüll, benim tavsiyelerimi genelde uygulamayan, sonra da pişman olan bir varlıktır. O neyden bahsettiğimi anladı.
Hülya’nın sesine ölürüm bir de. Bir insanın sesi çirkin olmasına rağmen (.p) kulağa bu kadar mı güzel gelebilir? Cık, çirkin demeyelim, güzel bir sesi var, ama Avril’in şarkılarını söyleyemiyor. Asdfg.
Dünkü konuşmamızı hiçbir şeye değişmem. O kıza saydık da saydık. <3 Birlikte, birbirimize belli etmeden ağladık. Ama sonra güldük baya bi, di mi meleğim?
Bir de bir alıntı yapayım, bunu face’e yazmıştım;
“Hülya'ma;
Seni çok seviyorum, bilmem bilir misin biricik kızım?
Doğurmak değil, büyütmek önemli. Seni pek büyütebildiğimi söyleyemem, arada bir moralini düzeltebilsem de baban seni daha iyi düzeltiyor yavrum.
Sen benim gerçekten en değerlilerimdensin.
Sesini özlemişim lan. Ağlayasım geldi duyduğumda -ki ilk aradığımda ağlıyordum zaten.-
Seni çok seviyorum.
”